"42; the answer to life, the universe & everything." Geçen sene doğumgünümde yazmıştım Douglas Adams'ın bu meşhur cümlesini. 42, herşeyin cevabıydı gerçekten. En azından, cevabın başlangıcıydı. Yeniden doğumdu, ama bitmeyen bir doğum. Bir şeylere yeni uyandığın, yeni anladığın, ya da bu kez farklı anladığın belki de... "Dur bir de bu pencereden bakayım" dediğin, bazen farklı pencerelere yöneldiğin, bazen yöneltildiğin... Daha çok sevdiğin. Sevdikçe eğildiğin, yeni şekiller alabildiğini hayretle fark ettiğin... Korkularını bırakırken, sanki bir tren yolculuğunda pencereden dışarıya bakar gibi, ağır ağır izlediğin... Ve yeni bilinmezlere daha korkusuzca atılabildiğin. Hayatın, aslında korkulacak değil, "korkma, ben varım" diyen biri olduğunu anladığın.
En sevdiğim bilge, muzip, afacan yazar Douglas Adams doğru bilmişti yine işte, 42 her şeyin cevabıydı. Ama söylemediği şuydu; 42 cevabın başlangıcıydı, doğumun, hayatın, evrenin, cevabın yalnızca başlangıcı...
Yine çok güzel bir yazı .👋👋👋 Daha önce tanıma fırsatım olmayan bir yazar Douglas Adam. Ama sizin anlatiminiz beni meraklandirdi. 42 trenini kaçırdım diye düşünmüyorum artık bu seferi bende yeni yakaladim diye düşünüyorum. Ilham kaynağısınız bir çok kisinin. Lütfen yazmaya devam. Bu arada nice mutlu yeni yaşlar.
ReplyDelete